” TÜRK MÛSIKÎSI GÖNÜL VE MÂN MÛSIKÎSİDİR.”  Nâdir ŞEN

1) Neden DEDE EFENDİ MÛSIKÎ DERNEĞİ?

Nâdir ŞEN: Bugüne kadar ki mûsıkî derneklerinin genelde bulundukları semt veya şehrin ismini aldıkları görülmektedir. Türk mûsıkîsi konusunda her türlü çalışmalarda bulunacak, yeni kurulan bir dernek için düşündük ki bunun adı neden Türk mûsıkîsinin içinden olmasın? Neden kendi mûsıkîmizin terimlerinden faydalanılmasın. Örneğin; ” Neva Kâr Mûsıkî Derneği ” , ” Ağır Semâî  Mûsıkî Derneği”, gibi form yönünden ” Devri Kebir  Mûsıkî Derneği ” şeklinde usûllerimizden, ” Şevkefza Mûsıkî Derneği” , ”Itrî Dede Mûsıkî Derneği” gibi de makam ve bestekâr isminden kurulmuş olmasın? İşte hem devraldığımız Mûsıkî mirasımıza göstermemiz gereken vefa borcumuza ve hem de devredeceklerimize, kulaklarda bırakacak zarif sadâ ve gönüllerden silinmeyecek ışığı ile yapıcı unsurunu göstermesin?

Sonuçta toplumun en çok benimsediği, geniş tesir sahası ve yüksek kudretinin yanısıra, mûsıkîmiz ile âdeta özdeşleşen ” DEDE EFENDİ” düşündüğümüz isimlerin ilk sıradaki yerini kendiliğinden almış oldu.

Dede Efendi en büyük bestekârdır demiyoruz. Bizce en büyük bestekâr şudur, onun ismini derneğimizde kullanalım felsefesiyle de hareket etmedik. ” Merâgî Mûsıkî Derneği” ya da yukarıda sözü edilen örneklerden birini pekâlâ seçebilirdik. Pek çok kişi gibi Dede EFENDİ ‘yi sevdik, onun saraydan halka, Ayin-i şerif’ten köçekçelere uzanan geniş ilham ufkunda, mûsıkîmize bir başka biçimde hizmet olur kanaatiyle hoşgörüsüne sığınarak ismini aldık.

Şimdi kendi çapımızdaki bir görevin temelini attığımıza inanarak, düşüncelerimizi paylaşacak kimselerden de bilere kardeş yeni dernekler kurulmasını bekliyoruz.

2)  DEDE EFENDİ’yi kısaca tanıtır mısınız?

Nâdir ŞEN: Dede Efendi kısaca tanıtılamaz. Çünkü o bir ekoldür. Üstat bestekârlar yetiştirmiş, tesirini bugünlere kadar iletecek çok geniş kitlelere hitap etmiştir. Her zaman büyük bir beğeni ile dinlediğimiz koskoca bir dehâyı çoğumuz biliyoruz da, yeterince tanıyabildik mi? Dede, hakikaten halka mal olmuş, onun kalbine girmiştir. Mûsıkîmiz hakkında yeterince bilgisi olmayan sıradan bir vatandaş bile lafın gelişi ” şöyle Dede Efendi’lerden bir takım eserler olsa da dinlesek ” gibi sözler sarf ederler. Eski bestekârlarımızdan kimleri tanırsınız? şeklinde sokakta bir ankete çıkılsa, inanıyoruz ki pek çok kişide ilk akla gelen isimlerden biri ”Dede” olacaktır. Halk tanımadığı, bilmediği bu bestekârımızı nasıl sevmiştir? Eserlerinden sevmiştir. Eserlerini benimsemiştir.  Niceliğinin yanı sıra bugün dahi dinlediğimizde ”bu da Dede’nin eseriymiş” diyebilmemizdendir. Kullandığı makam sayısı 70 kadardır. Sultanî-Yegâh, Neveser, Abâ-Bûselik, Hicâz-Bûselik ve Araban-Kürdî makamları Dede tarafından bulunmuşlardır.500 ‘ü aşkın eserinin olduğu tahmin edilmektedir. Ancak mevcut olanlar 288’dir.Bunların 56 adedi dînî eserdir. Seyyid Seyfullah Eşrefoğlu, Hüdâî, Yûnus, Mevlânâ Hazretleri gibi birçok ulu tasavvuf ehlilerinin güftelerini kullanmıştır. Halkımızın bu ulu kişilere olan sevgisi de ayrı bir konudur.

Şu karşı ki dağda bir yeşil çadır ”,”Benliyi aldım kaçaktan”,”Gönül durmaz su gibi çağlar” ,”Yine bir gül-nihâl aldı bu gönlümü”, ” Ey gül- bağı edâ sana oldum müptela”, ”Ben seni sevdim seveli kaynayıp coştum ” güfteli çeşitli eserleri bugün hâlâ halkımızın gönlünde ve dilinde değil midir ?

İşte tanısa da tanımasa da, bilse de bilmese de, anlasa da anlamasa da, geniş kitlelerin gönüllerini Dede uzun yıllar bu şekilde fethede fethede gelmiştir.

Halkın ”tanımadan tanıdığı ” bu dehâmızı başka nasıl kısaca tanıtabilirdik?

3) Dede Efendi ‘nin eserleriyle sınırlı mısınız?

Nâdir ŞEN: Derneğimiz, bir Türk mûsıkîsi derneğidir. Elbette Dede’nin eserleri geçilip sergilenecek ancak bunun yanı sıra diğer bütün bestekârlarımızın eserleri de meşk edilecektir. Sınır bestekâr değil, bestedir. Yeterli san’at çizgisine ulaşamamış türden şeyler pek tabiidir ki konumuzun dışında olacaktır.

4) Diğer düşünceleriniz ve ilave etmek istedikleriniz ?

Nâdir ŞEN: Mûsıkî anlayışımız yeniliğe, çağa, hatta çağın ötesine açıktır. Yeter ki bu alandaki gençlerimiz yeteneklerini ilmî bilgilerle donatıp Türk Mûsıkîsi zevki ve irfanı ile hareket ederek san’atın kısır ölçüleri içinde kalmasınlar.

Bizden sonra kurulacak diğer derneklerin, kendi mûsıkîmiz içindeki terimlerden isim almalarını sağlayabilmek için tarihî misyonumuzu gündemde tutabilmek amacıyla ”Dede Efendi” ismini ön plana çıkartmak bir diğer görev anlayışımızdır.

Derneğimiz yetenekli kimselere açıktır. Bilhassa gençlere ve konservatuar mezunu evlatlarımıza görev ve sorumluluk sahaları açarak hem kendilerini ispatlamaya ve hem de bilgilerinden istifâde ederek yenilerinin yetişmelerine katkılarını sağlamak düşüncesindeyiz.

En içten sevgi ve saygılarımızla.