” TÜRK MÛSIKÎSİ GÖNÜL VE MÂNÂ MÛSIKÎSİDİR”
Nâdir ŞEN
” Her Türk mûsıkî ile doğar, mûsıkî ile yaşar ve mûsıkî ile ölür ”
Hüseyin Saadeddin AREL
”… Evet yüksek, senin ûd’un kadar yüksek figan ister
Gel ey Dâvûd -u san’ at ,Sûr-u Mahşer’den nevâ göster
Kayalardan, kıyılardan bir ateştir çağlar
Lâhn-i Dâvûd ile inler güya yine çağlar
O müthiş ûd’unun birden çakıp göğsünde bin mahşer
Denizler püsküren her nevhadan yağmaysa şimşekler ”
Mehmet Âkif ERSOY –
(Şerif Muhiddin TARGAN için)
”Çok insan anlayamaz eski mûsıkîmizden
Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden ”
Yahya Kemâl BEYATLI
”Kudûmün rahmet-i zevk-u safâdır yâ Resûlallah
Zuhûrun derd-i uşşâka devâdır yâ Resûlallah ”
Aziz Mahmud Hüdâî Hz.
” Mûsıkî olur dilimiz bizim
Aşk ile ağlar gözümüz bizim
Dâim şakıyan bülbül oluruz
Duyurduğumuz Allah’tır bizim ”
Hz.Tâlip KARGI
” Ve yorulmuş nağmeleri dinle nazlı kemençeden
Tutuşurmuş orda cânlar sonsuz nefis bestelerden
Mızraplardan kudümlere coşa coşa gelen bu ses
İnleyerek zikredermiş nâr-ı aşkı nefes nefes ”
Nâdir ŞEN
” Kamış kuru, çomak kuru, bakır kâseye gerilen deri de kuru
O halde bu dost sesi nerden geliyor ”
Hz. Mevlânâ
” Duy, şikâyet etmede her an bu ney
Anlatır hep ayrılıklardan bu ney ”
Hz. Mevlânâ
” Mestane olup depredelim çeng ile neyi
Sema safâ, cânâ şifâ, ruha gıdadır ”
Sultan VELED
” Mûsıkî denilen Nutk-u ilâhî
Bir coşkun denizmiş nâmütenâhi
Ey cansız telleri söyleten dâhi !…
Gel bana ifşâ et, sırrı mızrâbı !… ”
Dr.Rıza TEVFİK
(Şerif Muhiddin TARGAN için)
” Kâinatın bir dili vardır, o da mûsıkîdir ”
Şerif Muhiddin TARGAN
” Mûsıkî ; vicdâni temennilerin hakikat karşısında ağlayarak yalvarışıdır ”
Neyzen TEVFİK
” …Mecliste çalındı yine tanbur ile neyler
Ol âşık-ı bîçârelerin gönlünü eğler… ”
Güfte : ?
” Hâfız Kâni KARACA, Kur’an-ı Kerim’i okurken Allah kelâmı en nâdide makamların nağmeleri ile ifade edildiği zaman dinleyenler kendilerinden geçiyorlar, göğüslerinden : -ALLAH ! sedâları gürlüyordu . ”
R.Cevad ULUNAY
” Hiç unutmam, bir akşam VASİL , Cemil BEY’in bir tanbur taksîmini büyük bir sükûnetle dinledikten sonra birden bire coşmuş ve Cemil Bey’e ” Allah seni zenbille gökten indirdi ” demişti.
İbnülemin Mahmud KEMÂL
” Bu güzel, bu doyumsuz, bu ilâhi mûsıkî yüzyıllardır devam ediyor. Gönül kulağınızı bu nağmelere sınırsız bir yaşama sevinci içinde uzatınız. Bu biraz da var oluşunuz hatta siz oluşunuz demektir ”
Feyzi HALICI
”İnsan , Allah isimlerinin hulasası ve Kemâl mertebesindeki ” HÛ” esmâsını söylediği zaman dudakları ne şekil alırsa neyden ses çıkarabilmek için de aynı şekli alır ”
Neyzenbaşı Halil CAN
” Ben gidersem sazım sen kal dünyada ”
Âşık VEYSEL
” Mûsıkî fenninde tahsili kemâl eden kişi
Ya veliyyi ni’met ola, ya ola mahbûbî can ”
Nâzim
-Türk Mûsıkîsi kimindir?
– Kendiniz ”Türk Mûsıkîsi ” olduğunu söyleyip duruyorken, kimin olduğunu sormamalısınız.
H.S.AREL
” Türk Mûsıkîsinin tacı ve tahtı, dün olduğu gibi bugün de İstanbul’dadır İstanbul ise, hepimizin gönül tahtında hüküm sürmektedir ve hüküm sürecektir”
Yalçın TURA
” Ey benim sarı tanburam
Sen niçin böyle ağlarsın
Derdim büyük, içim oyuk
Ben ânınçin inilerim”
Pir Sultan ABDAL
”Sanma satarım san’atımı ehliyyet ile
Elimde ney suyu durmuş kuru musluk gibidir
Bezm-i meyde süfehanın saza meftun oluşu
Nazarımda su içen eşşeğe ıslık gibidir ”
Neyzen TEVFİK
”Sazımızı ele alıp çalalım
Çaresiz dertlere çare bulalım”
KARACAOĞLAN
” Yel değdikçe sor ki dallar ne çeker
Irgalanır durmaz coşar HÛ çeker
Demişler ki bu dertleri bu çeker
Saz iniler, Veysel ağlar, tel coşar ”
ÂŞIK VEYSEL
” Hayyam’a görünmüş kadehte meyde
Neyzen’ e görünmüş kamışta neyde
Veysel’e görünür mevcud her şeyde
Ne sen var ne ben var bir tane GAFFAR”
ÂŞIK VEYSEL